Geçtiğimiz yıl Paris'teki Olimpiyat Oyunları’nın heyecanıyla gölgelenen ‘haute couture’ şovları, İlkbahar/Yaz 2025 sezonunda moda dünyasının tüm ilgisini yeniden üzerinde topluyor. Valentino için ilk ‘haute couture’ koleksiyonunu sahneleyen Alessandro Michele’den, Jean Paul Gaultier için tek seferlik bir koleksiyon yaratan Ludovic de Saint Sernin’e tasarım dahileri, couture kültürünün geleceğine ışık tutuyor.
Haute Couture Haftası, 1970’lerden bu yana haute couture anlayışının yaratıldığı ve ustalığının en saf haliyle ifade edildiği yer olan Paris’te gerçekleşiyor. Ancak takvim ve katılımcılar ‘zeitgeist’a uygun bir biçime evriliyor. Günümüzde, resmi takvimler hem fiziksel hem de dijital boyutta düzenlenirken tarihi organizasyon prensipleri korunmaya devam ediyor. 2020 yılında başlatılan Online Haute Couture Haftası, modaevlerinin koleksiyonlarının görünürlüğünü artıran önemli bir adım olmanın yanı sıra, defilelerin yaratıcı gücünü ifade etme fırsatı da sunuyor.
Geçmişte Jean Paul Gaultier, Karl Lagerfeld, Yohji Yamamoto ve Comme des Garçons gibi isimlerin yaratımlarına ev sahipliği yapan etkinlik, bugün de moda dahilerinin en prestijli sahnesi konumunda. Bununla birlikte, yenilikçi tasarımcılar yaratıcı ve çevresel yaklaşımlarını ön planda tutarak, yılda iki kez düzenlenen bu etkinliğe yalnızca bir kez katılmayı tercih edebiliyor. Örneğin; haute couture koleksiyonlarını yılda yalnızca bir kez, temmuz ayında tanıtacağını söyleyen Iris Van Herpen İlkbahar/Yaz 2025 sezonunda yer almıyor. Schiaparelli, Dior ve Giorgio Armani gibi büyük modaevleriyse takvimdeki yerini koruyor.
Paris Haute Couture Haftası, bu sezon da güçlü anlatılar ve yaratıcı vizyonlarla moda dünyasını etkisi altına alıyor. Dior, Dorothea Tanning’in “Eine Kleine Nachtmusik” tablosundan ilhamla, gerçeküstü bir dünya yaratıyor. Markanın kreatif direktörü Maria Grazia Chiuri, çocukluk ile yetişkinlik arasındaki geçişi tüller, korseler ve kafes eteklerden oluşan dramatik bir siluetle hayata geçiriyor. Schiaparelli, Daniel Roseberry’nin “Modernlik sadelikle aynı şey değildir.” mottosunu merkeze alan koleksiyonuyla güçlü bir duruş sergiliyor. Abartılı silüetler, optik illüzyonlar ve el işçiliğiyle işlenmiş detaylar, markanın sürrealist mirasına göz kırpıyor.
Haute couture’e adanmış 110. yılını kutlayan Chanel, Grand Palais’de gerçekleşen defilesinde klasik zarafeti genç bir dokunuşla yeniden yorumluyor. İzleyici koltuğunda oturan Kylie Jenner, Dua Lipa, Lily-Rose ve Jennie Kim gibi isimler markanın genç jenerasyonlarla kurmayı başardığı bağların altının çiziyor. Etkinliğe, “Across The Flame” koleksiyonuyla dönüş yapan Gaurav Gupta ateşin dönüşüm gücünden ilham alan heykelsi formlar ve güçlü drapajlarla dikkat çekiyor. Zincir detaylı tasarımlar, koleksiyonun başkaldıran ruhunu vurgularken, siluetlerdeki akışkanlık, moda ile sanatı bir araya getiren güçlü bir anlatı sunuyor. Valentino ise Umberto Eco’nun “Listelerin Sonsuzluğu” kitabından yola çıkarak, mikro kroşe danteller ve detaylı işçilikle zamansız bir estetik yakalamayı başarıyor.
Haute couture koleksiyonları yalnızca moda değil, güzellik dünyasında da güçlü hikayeler anlatıyor. Bununla birlikte; sezonun defilelerindeki erişilebilirtarzlar, haute couture’ün ihtişam, hayal gücü ve büyüleyiciliğiyle etkileyici bir tezat oluşturuyor. Chanel, Christian Dior, Giorgio Armani Privé ve Giambattista Valli gibi moda devleri, tercihlerini zarif ve kusursuz dokunuşlarla tamamlanmış, rahatlıkla uygulanabilir makyaj ve saç görünümlerinden yana kullanıyor. Chanel klasik kırmızı dudak geri dönüş yaparken Armani Privé modern bir dokunuşla yenilenen dumanlı göz makyajını öne çıkarıyor.
Schiaparelli “Podyum ışıltısı, ilahi detaylarla buluşuyor.” diyen makyaj efsanesi Pat McGrath’ın dokunuşuyla aydınlatıcıların gözleri ve elmacık kemiklerini vurguladığı görünümlere kavuşuyor. Zuhair Murad ise yoğun işlemeli elbiseleri saç kurdeleleriyle bir araya getiriyor. Zarif bir débutante tarzından asi punk ruhuna kadar onlarca stile uygulanabilecek bu tercih Paris Couture Haftası boyunca görülen bir mesajın altını çiziyor: Couture dünyası bile, çok yönlü trendlere kucak açıyor.