İnternetten ya da kitaplardan gördüğümüz eserlerin vücut bulduğu bu mekanların büyülü atmosferi her daim insanlığı etkilemiştir. Arkeologların özverili çalışmalarıyla ortaya çıkan eserlerin ve kalıntıların uygun koşullarda saklanarak korunması için müzelerin varlığı çok önemlidir.
Kendimizden belki de binlerce yıl önce yaşamış dünyaları keşfetmenizi sağlayacak ve sizleri keyfli bir yolculuğa çıkartıcak müzeleri tanımaya hazır mısınız?
Berlin'in Müze Adası'nda yer alan beş müzeden biri olan Pergamon Müzesi'nde sergilenen eserler, Alman arkeologların Osmanlı topraklarında etkili oldukları 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarındaki kazılarda ortaya çıkarılmışlardır. Bergama Müzesi adını Pergamon'daki Zeus sunağından alıyor. Helenistik dönem yapısı olan ve İzmir Bergama'da yer alan Zeus sunağı 1910 yılında Almanlar tarafından gün yüzüne çıkarılıp Berlin'e götürülmüş. Müze binası, mimar Alfred Messel tarafından tasarlandı. Ludwig Hoffmann yönetiminde 1910 yılında başlayan inşaat I.Dünya Savaşı döneminde de devam etmiş ve 1930 yılında tamamlanmıştır.
Müze, Antikensammlung (Klasik Antik Çağ Koleksiyonu), Vorderasiatisches Museum (Antik Yakın Doğu Müzesi), Museum für Islamische Kunst (İslam Sanatı Müzesi) olmak üzere üç ayrı bölümden oluşmaktadır. Yılda ortalama 850 bin kişinin ziyaret ettiği müze 2007 yılında Almanya’da “en çok ziyaret edilen sanat müzesi” olmuştur.
Dünyada en çok ziyaret edilen müzelerden biri olan Louvre Müzesi’ni fotoğrafını görür görmez tanıyabiliriz. 13.yy başlarında Viking akınlarından korunmak için Philippe Auguste tarafından ilk şekliyle inşası yapılan saray, 1793 yılında müze haline getirilmiştir. Müzenin içinde konferans salonu, eğitim bölümü, zengin bir kütüphane, eserlerin incelendiği ve yenilendiği laboratuvara eşlik eden sanat tarihi ve müzecilik eğitimi veren Louvre Müze Okulu da bulunuyor.
Müzede heykel, resim, doğu sanatları, Mısır ve Yunan sanatları gibi dalların yer aldığı bölümler mevcut. Toplamda 35.000 sanat eseri ve 380.000’den fazla obje sergilenen müzede ünlü ressamların eserleri kadar İslami Eser ve Anadolu Medeniyetleri bölümünde Anadolu'dan getirilen eşsiz değerdeki binlerce eser yer alıyor. Da Vinci’nin ünlü Mona Lisa’sı da bu müzede sergilenen önemli eserlerin başında geliyor.
Müzenin avlusunda yer alan, metal ve camdan yapılmış Louvre Piramidi aynı zamanda müzenin ana giriş olarak kullanılıyor. 72 bin metrekare gibi devasa bir alanda yer alan bu önemli yapı, her yıl milyonlarca ziyaretçi ağırlamaktadır. 2017 yılında gerçekleşen 8,1 milyon ziyaretçi sayısı ile “dünyanın en çok ziyaret edilen sanat müzesi” özelliğini kazanmıştır.
Ünlülerin balmumu heykellerinin sergilendiği ve geçtiğimiz yıllarda İstanbul’da da bir şubesi açılan Madame Tussauds London Müzesi Londra’nın en çok ziyaretçi çeken müzeleri arasında yer alıyor. 250 yıl önce ilk olarak Londra’da açıldığı günden beri milyonlarca insan tarafından ziyaret edilen ve bugün hala popülerliğini koruyan dünyanın en ünlü Balmumu Heykel Müzesi geçmişten günümüze birçok ünlünün arasında eşsiz, duygu yüklü bir yolculuk sunuyor.
Müzeye adını veren Marie Tussaud, Fransız bir heykeltıraştır. 1777 yılında yaptığı Voltaire heykeli, Tussaud’un ilk balmumu eseridir. Sonrasında Jean-Jacques Rousseau ve Benjamin Franklin gibi ünlü isimleri de modellemiştir. Fransız İhtilali’nde öne çıkan kurbanların balmumu heykellerini yapmasıyla tanınmıştır. 1802’de 30 eserden oluşan koleksiyonuyla Londra’ya gelmiştir.
Müzeden ziyade bir eğlence kompleksini andıran ortamda 4D sinema evrenine de adım atıyorsunuz. 14 bölümden oluşan müzenin “Dünya Lideleri” bölümünde modellenen kişiler arasında Mustafa Kemal Atatürk de bulunuyor. Birçok alanda koleksiyona sahip müze, sürekli olarak güncellenmekte ve yeni balmumu heykelleri ilave edilmektedir.
Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan müze, Osmanlı döneminde Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından eski Mısır Medeniyetinden kalan eserlerin ticaretinin yapılmaması ve yağmalanmaması için kurulmuş bir müzedir. Antik Mısır'ın farklı dönemlerine ait baş yapıtlarını sergilendiği müze, heykeller, rölyefler ve küçük sanat objelerinin yanında taş lahitler ve Mısır mimarisinin anıtsal eserleriyle MÖ 3000'den Romalılara kadarki dönemin tanıklığını yapmaktadır.
Tutankamon'un mezarına ve burada gün yüzüne çıkarılan çeşitli mumyalara da ev sahipliği yapmasıyla oldukça ünlü olan müze Qasr Al Nil bölgesinde yer almaktadır. Yaklaşık 120 binden fazla eserin bulunduğu müzenin tamamını gezmek için 5-6 saat zaman ayırmak gerekmektedir.
Hollanda tarihine ışık tutan bu müzede özellikle Rembrandt ve Jan Vermeer’in tablolarını görebilirsiniz. Ulusal Sanat Galerisi adıyla 1800 yılında hizmete açılan Rijksmuseum daha sonra Kral Louis Bonaparte (Napolyon’un kardeşi) tarafından Amsterdam’daki Kraliyet Sarayı yerine taşınmıştır. Restorasyon çalışmaları sonucunda 2013’de tekrar açılışı yapılmıştır.
Müzenin adı Kraliyet Müzesi / Devlet Müzesi anlamına gelmektedir. Rijksmuseum üç katlıdır. Giriş katta bulunan ve yoğunluğun en fazla olduğu Onur Galerisi’nde 17. Yüzyıl sanatçılarının eserleri sergilenmektedir. Müzede, 1400-1900 yılları arasındaki dönemi kapsayan bir milyondan fazla sanat eseri ve tarihi değer taşıyan eser bulunmaktadır.