22.07.2018
UNESCO’nun her yıl genişlettiği, her biri kültürel, tarihi ve doğal olarak eşsiz yerlerden oluşan Dünya Mirası Listesi’ne geçtiğimiz hafta Türkiye’den 18. olarak Göbeklitepe eklendi. Bu gelişmeyle gündeme oturan listeye, bir de yaz tatilinin popüler yurt dışı seyahat destinasyonları açısından bakalım ve sizlere seyahat planlarınıza ekleyebileceğiniz önerilerde bulunalım istedik.
Listede Göbeklitepe dışında Türkiye’de ziyaret edebileceğiniz hangi yerlerin bulunduğu ve bu yıl listeye eklenen yeni yerlerin hangileri olduğu hakkında detaylı bilgi için theMagger’ın geçtiğimiz haftaki bu yazısını okuyabilirsiniz. Bizim önerilerimiz ise bu yaz yolu Avrupa’nın popüler seyahat destinasyonlarına düşecek olanlara: Tarihi kentler, mağaralar, köprüler, katedraller, amfitiyatrolar ve daha fazlası, Güney İtalya, Güney Fransa, Kuzey İspanya, Portekiz ve Yunan Adaları‘nda görebileceğiniz, UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer alan kültürel ve tarihi mirasın birer parçası…
Son yıllarda İtalya’nın en çok merak edilen, birbirinden güzel küçük kasabaları ve köyleri, doğal güzellikleri ve lezzetli yemekleri nedeniyle bir an önce ziyaret edilmek istenen bölgelerinin başında Puglia geliyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde, ‘Çizmenin Topuğu’ denilen bu bölgede görebileceğiniz iki önemli yer bulunuyor: (1) Puglia hakkında birkaç şey okuduysanız ya da Puglia fotoğraflarına şöyle bir göz attıysanız, dikkatinizi çekenlerden biri mutlaka Bari yakınlarındaki Alberobello köyündeki evler olmuştur. Trullo (çoğulu Trulli) adı verilen, yüzyıllardır uygulanan bir taş yığma tekniğiyle inşa edilen kubbeli, konik ya da piramit şeklindeki bu karakteristik yapılar, kültür mirasının önemli bir parçası. (2) Yine Bari yakınlarındaki Andria ve Corato‘nun arasında yer alan, Castel del Monte (Dağ Kalesi), 13. yüzyılda Kutsal Roma İmparatoru II. Frederick tarafından yaptırılmış ve hem Batı’nın Gotik mimarisindan hem de Doğu’nun İslam mimarisinden izler taşımakta. (3) Puglia’da olmasa da, hemen batısındaki bölge Basilicata‘da yer alan bir yeri daha rotanıza kolaylıkla dahil edebilirsiniz: Sassi ve Matera Kaya Kiliseleri, ekosistem ve yer şekilleriyle mükemmel bir uyum içindeki dini yapılardan oluşuyor; tıpkı Kapadokya’daki gibi…
Provence | Fransa
Güney Fransa’nın lavanta tarlaları, masmavi koyları, leziz şarapları ve Marsilya kentiyle akıllara gelen Provence bölgesi ülkenin geri kalanı gibi kültürel, tarihi ve mimari anlamda da oldukça zengin. Özellikle bölgenin batısındaki Rhône Nehri’nin üzerine kurulmuş tarihi kentleri rotanıza eklemek UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki birçok yeri görmenizi sağlayabilir. (1) Arles’in Roma Dönemi ve Romanesk Eserleri arasında M.Ö. 1. yüzyıldan Roma arenası, Roma tiyatrosu, yeraltı galerileri, 4. yüzyıldan Constantine hamamları ve Alyscamps nekropolisi ve 11-12. yüzyıllardan Saint-Trophime Manastırı bulunuyor. (2) Dünyanın en prestijli performans sanatları festivaline ev sahipliği yapan Avignon şehrinde aynı zamanda Papal Sarayı, Piskoposluk Dönemi Eserleri ve Avignon Köprüsü gibi eserler bulunuyor. 14. yüzyılın Hristiyan Avrupa’sında Papalık’ın Fransa’daki merkezi olan Avignon’daki bu eserler Gotik ve Romanesk mimarinin izlerini taşıyor. (3) Orange kentindeki 103m cepheye sahip, M.S. 10-25 yılları arasında inşa edilmiş ve dünyadaki en iyi korunmuş Roma tiyatrolarından biri olan Orange Roma Tiyatrosu ve İmparator Augustus şerefine inşa edilmiş Zafer Takı Provence’ın kültürel geçmişini temsil ediyor.
Bask Bölgesi | İspanya
Uzun yıllar ülkemizden sıkça ziyaretçi alan Madrid ve Barselona gibi şehirlerin gölgesinde kalsa da, Kuzey İspanya kıyıları ve özellikle Bask Bölgesi’nde Bilbao ve San Sebastián, merak edilmeye ve ziyaret edilmeye başladı. UNESCO Dünya Listesi’nde İspanya’dan 50’ye yakın yer bulunsa da bunlardan yalnızca biri Bask Bölgesi’nde; fakat bölgeye yapacağınız bir seyahate Kuzey İspanya’daki diğer bölgelerden de yerler ekleyerek rotanızı genişletmeniz mümkün: (1) Bask bölgesindeki en önemli yapılardan biri, Bilbao’nun batısındaki Vizcaya Köprüsü. Mimar Alberto de Palacio tarafından tasarlanan ve 1893’te tamamlanan köprü, 45m yükseklikte ve 160m uzunluğunda. Dünyada, çelik halatlarla bağlanmış ve köprünün iki ucu arasında gidip gelen bir bölme ile taşıt ve yayaların taşındığı ilk köprü olma özelliği taşıyan bu köprü Sanayi Devrimi sonrası mimarinin en etkileyici örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. (2) Castille-Leon özerk bölgesindeki Burgos‘ta bulunan Burgos Katedrali, Gotik mimarinin tüm detaylarının görülebildiği bir katedral. Yapımına 13. yüzyılda başlansa da tamamlanması 16. yüzyılı bulan bu katedral, aynı zamanda etkileyici bir sanat koleksiyonuna sahip. (3) Cantabria özerk bölgesinde bulunan Santillana del Mar‘daki Altamira Mağara Bölgesi‘nde paleolitik döneme (M.Ö. 35000 ila 11000 yılları arasına) ait mağara resimlerinin bulunduğu 17 mağara bulunuyor.
Lizbon | Portekiz
Avrupa kıtasının en batısında, Atlantik Okyanusu kıyısında yer alan Portekiz’in Lizbon ve Porto gibi şehirleri, son yıllardaki popüler seyahat destinasyonları arasında. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndekiler arasındaki 15 Portekizli yerin 3’ünü Lizbon seyahatiniz sırasında görebilirsiniz. (1) Portekiz’in tarihi ve kültürel mirasından haberdar olmasanız bile, bu bölgeyle özdeşleşen tatlı Pastéis de Belém ya da Pastel de nata‘yı muhtemelen duymuşsunuzdur. Lizbon limanının girişindeki Belém bölgesindeki iki yapı listede beraber yer alıyor: 1514’te Vasco da Gama’nın keşiflerinin anısına inşa edilen Belém Kulesi ve yapımına 1502’de başlanılan, Portekiz sanatının en ince işçiliğini duvarlarında taşıyan Hieronymites Manastırı. (2) Lizbon’un biraz dışındaki tarihi Sintra Şehri Kültürel Peyzajı, Gotik, Mısır, Mağribi ve Rönesans unsurlarından oluşuyor ve bu, kenti Avrupa Romantik mimarisinin ilk merkezi olarak mimari tarihine geçirmiş. (3) Lizbon’dan Portekiz’in doğusuna doğru ilerlediğinizde ulaşabileceğiniz Alentejo bölgesindeki Évora Tarihi Şehir Merkezi‘nde ise bir başka mimari döneme damgasını vurmuş eserler görebilirsiniz. Kökleri Roma dönemine dayanan bu şehir, altın çağını 15. yüzyıl1010da Portekiz krallarının evlerini buraya taşımasıyla yaşamış ve buradaki mimari, özellikle beyaz badanalı evleri ve dövme demirden balkonlarıyla Brezilya’daki Portekiz etkisinin referansı olmuş.
Lütfiye’nin Lizbon yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Yunan Adaları | Yunanistan
Kültürel çeşitliliğimizi ve kültürel mirasımızı paylaştığımız komşumuz Yunanistan’ın, birçoğu sahillerimizin çok yakınında bulunan adaları, özellikle yaz aylarında yoğun ilgi görüyor. Çünkü hem kültürel ve tarihi açıdan zenginler, hem de denizin ve güneşin tadını en iyi şekilde çıkarabileceğiniz plajlarla dolular. Eski Yunan, Eski Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden izler taşıyan Yunan Adaları‘ndan dördü* UNESCO Dünya Listesi’nde kendine yer bulmuş durumda. (1) Orta Çağ’da Rodos Şövalyeleri’nin kurduğu Tarihi Rodos Kenti, surları, kaleleri, saraylarıyla Gotik stilin en güzel örneklerini sunarken, aynı zamanda Osmanlı döneminden cami ve hamamlarla da zenginleşmiş. (2) Yunan mitolojisine göre Apollo’nun doğduğu ada olan Delos, yüzyıllar boyunca hem Apollo mabedini ziyaret eden hacıların hem de adadaki işlek limana uğrayan tüccarların ziyaretleri sayesinde zenginleşmiş. (3) Samos adasındaki Pythagoreion ve Heraion, sırasıyla surlar ve su kemerleriyle çevrili, Yunan ve Roma dönemine ait birçok eserin, yapının bulunduğu bir liman ve bir tapınak; M.Ö. 3000’lerden beri yerleşimin olduğu Samos’taki kültürel zenginliklerden yalnızca ikisi. (4) Patmos‘ta ise, 10. yüzyılda ‘Patmoslu John’ olarak da bilinen Aziz John anısında kurulan Aziz John Manastırı ve Hristiyan inancına göre kutsal sayılan Kıyamet Mağarası‘nın bulunduğu tarihi kent Chorá‘yı görebilirsiniz.